Bir Garip TÜRSAB Hikayesi (20) HABER Mİ MAGAZİN Mİ… VAKFIN GENEL SEKRETERİ VAKFIN İSMİNİ BİLMİYOR…


Bu hafta da malzeme eksik kalmadı.

Bir medya cilası, TURSAV Vakfı’ndan bir cevap metni, yine bir hayal kırıklığı.

İlk olarak Bağlıkaya'nın “yayın organı” gibi çalıştığı herkes tarafından bilinen turizmajansı com adlı web sitesinden başlayalım.

Aylin Özsavaş’ın TÜRSAB Başkan Adaylığını duyuran bir haber yaptılar. Haydi bu kısmı doğru. Ama ardından öyle bir çuvalladılar ki…

Yayınlanan metnin dili, seçilen fotoğrafları, üslubu, kurgusu, yalan yanlış ifadeleri ile bir haber olmadığı; görevli kalemlerin, gönüllü şakşakçıların magazin ürünü olduğu o kadar belli ki… 

Bu metni yazan kaleme, bilmediği gazeteciğin on temel ilkesini hatırlatmak istiyorum : 

Doğruluk, Dürüstlük, Editoryal Bağımsızlık, Nesnellik, Hakkaniyet, İnsanilik, Cesaret, Çözüm Odaklı Gazetecilik, Teyit, Hesap Verebilirlik…

Patronlarına şirin görünmek için gazetecilik ilkelerini yok sayarak yazılmış satırlar, seçilen fotoğraflarla, kullanılan ifadelerle öylesine amatörce kurgulanmış ki; kime ne mesaj verileceği, kimden ne rol çalınacağı bile belli değil.

Yine de, her şeye rağmen, bu “acemi muhabirlere” teşekkür ederiz. En azından Aylin Hanım’ın adaylığını duyurarak, TÜRSAB seçimlerinin artık bir yarışa döneceğini teyit etmiş oldular.

Üstelik haberde, Aylin Özsavaş için “temiz mazisi” vurgusu yaparak, rakibi Bağlıkaya’nın 22 yıllık TÜRSAB geçmişine ve müflis Türsab Limited Şirketi’nde sorumlu müdürlük yaptığı dönem ile ilgiili soruların(*) cevapsız kalmasına gönderme yaparak, adeta Bağlıkaya'nın TÜRSAB’daki geçmişine yönelik temiz olmama durumu ile ilgili haklı kaygıları zımnen teyit etmişler… (*TÜRSAB’dan müflis Türsab Ltd. Şti’ye aktarılan bugünün parasıyla 2 Milyar TL)

Bu kadar yandaş bir yayın organının, patronuna bu denli zarar verecek bir cümleyi nasıl ve neden yazdığı da başlı başına bir acemilik örneği.

Ama bu acemileri bir büyükleri olarak uyarıyorum:

Taraf tutacaksanız da bu kadar belli etmeyin.

Basın organı kılığında, TÜRSAB Başkanı’nın propaganda bülteni gibi davranmak, Bağlıkaya’yı ciddiye alanlara da hakarettir.

Bir dost uyarısı da Bağlıkaya’ya :

Bir zamanların “kıdemli sokak muhabiri”nin yol göstermesiyle yürüttüğünüz magazin tadındaki bu medya operasyonlarını, artık ne TÜRSAB üyeleri ne de turizm camiası yutuyor. 

VAKFIN GENEL SEKRETERİ VAKFIN İSMİNİ BİLMİYOR…

Gelelim ikinci meseleye. Bu daha vahim.

Bağlıkaya’nın TÜRSAB ve TURSAV Vakfı’nda sergilediği yönetim anlayışına yönelik eleştirilerime cevaben TURSAV Vakfı’nın Yönetim Kurulu’nun ve Mütevelli Heyeti’nin Genel Sekreteri bir açıklama yaptı.

Açıklamasında sözüm ona, TURSAV Vakfı’nı savunuyor ama kendi vakfının adını dahi yanlış yazıyor.

TURSAV Vakfı’nın açılımı “Turizm ve Seyahat Acentaları Vakfı” dır.  ‘’Türkiye Seyahat Acentaları Vakfı’’ değil.

Daha önceki yazılarımda bu isim manipülasyonu üzerinden TURSAV Vakfı’nın TÜRSAB’ın vakfı gibi düşündürme çabasını anlatmış ve bunun bilinçli bir algı oyunu olduğunu belirtmiştim. Teyidi TURSAV’ın Genel Sekreteri’nden geldi.

Yazımın linki : Bir Garip TÜRSAB Hikayesi (3) TURSAV Vakfı, TÜRSAB Üyelerinin mi Yoksa..? Peki ya şirketler..?

Aynı oyunu logoda da yapıyorsunuz. Şimdi de metinlerde… Yapmayın…. 


Dahası da var:

TURSAV Vakfı’na üye olmayan TÜRSAB Üyelerini yaftalayan ifadelerle dolu metinde “Allah aşkına, Türklük şanına” diyerek vakfa bağış çağrısı yapılıyor.

Kime konuşuyorsunuz siz?

Vakfa üye olmayan TÜRSAB Üyelerini “niyeti halis değil”, “hayır işinden anlamaz”, “mesleki olarak seçkin değildir” deme hakkını ve gücünü kimden alıyorsunuz?

Ağır konuşacağım:

Siz kimin adına konuşuyorsunuz?

424 kişinin üye olduğu bir vakfın yöneticisi sıfatıyla, 15.000 TÜRSAB üyesini sorgulama cüretini nereden buluyorsunuz?

Aynı açıklamada TURSAV Vakfı’nın “geliri yok” diyorsunuz…

TÜRSAB’ın parasıyla TURSAV Vakfı adına kurulan ve ortak edilen şirketlerin gelirleri var.

TÜRSAB tarafından alınmış ama TURSAV Vakfı’na kaydedilmiş gayrimenkuller var.

Aynı gayrimenkulleri, tekrar TÜRSAB’a geri kiralayıp gelir elde eden bir sistem var.

TÜRSAB’a bordrosuna geçirilen TURSAV Vakfı personeli var.

Düzce’de Korugöl’de tüm masraflarını TÜRSAB’ın ödediği Tabiat Parkı gelirleri var.

Bu detayları anlatmadan TURSAV’ın “kaynağı yok” demek, TÜRSAB üyelerini kandırmaktır.

Ben TURSAV’ın karşısında değilim. 424 üye kendi arasında ne yapıyorsa yapsın. Ama önce TÜRSAB Üyelerinin hakkı olan ve TÜRSAB Üyeleri’nin paralarıyla alınmış ve kurulmuş şirketleri ve şirketlerdeki hisselerini, gayrimenkulleri, üst kullanım haklarının tamamını TURSAV’dan TÜRSAB’a devir etsinler. Aksini yapmayıp Vakıf güzellemesi yapmak TÜRSAB Üyelerini saf, aptal ve cahil yerine koymaktır. 

Ben 15.000 acentanın hakkını savunuyorum. Onlar hala 424 kişinin hakkını savunuyor.

Sayın Genel Sekreter, Sayın Bağlıkaya buyurun. TÜRSAB TV’de karşıma çıkın. Moderatörü siz seçin. Siz TÜRSAV'ı savunun. Ben TÜRSAB Üyelerini savunayım. Kararı TÜRSAB Üyeleri ve turizm camiası versin.

Hodri Meydan.

Yazımı tüm bu yazdıklarımdan bağımsız olarak Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü ile sonlandırıyorum.

‘Özel maksatla neşriyat yapan bazı gazetelerin, halkın ekseriyeti üzerinde yaptığı tesir, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir.’

İki hafta sonra görüşmek üzere…

Kalın sağlıcakla.

M.Nezih HACIALİOĞLU

TATİLAY TURİZM ve BOOK 4 BED TURİZM Seyahat Acentaları Yönetici Ortağı

23.Dönem TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi

DİPNOT : Aylin Özsavaş’ın Adaylık Açıklaması Daveti