Bir Garip TÜRSAB Hikayesi (19) MEMNUNİYETSİZLER CEPHESİ BÜYÜYOR… TURİZMAJANSI.COM GERÇEĞİ…


Her hikâyede bir dönüm noktası vardır. Bu da öyle bir bölüm. Zira artık "memnun olmayanlar" sadece birkaç muhalif acentadan ibaret değil. Bu grup genişliyor, derinleşiyor, çeşitleniyor. Anadolu’nun dört bir yanından, sektörün her dalından yükselen sesler artıyor. Bu sesler artık fısıltı değil, yüksek sesle dillendirilen bir itiraz.

Evet, hala memnun olanlar da var. Peki kim bu “memnunlar kulübü”? Dikkatlice baktığınızda ilginç bir tablo çıkıyor karşımıza. Ya 15.000 TÜRSAB üyesinin paralarının aktarıldığı 424 kişilik TURSAV vakfıyla bir bağlantısı var bu kişilerin; örneğin vakfın üyesi, yöneticisi, genel sekreteri… Ya da resmi olarak böyle bir mevkii olmamasına rağmen “başdanışman” sıfatıyla dolaşan birileri. Ya da onlarla bağları olanlar. Bazen Bağlıkaya’nın atadığı bir "başdanışman" , bazen bu başdanışmanın akrabası oluyor, ya da ‘’başdanışmanın vasıtasıyla eşi TÜRSAB’da işe alınmış bir acenta. Böyle bir çevrim.

Mesela bir iki senelik acenta sahibi, hayatında bir kez bile Genel Kurula katılmamış, sektörde uzmanlığı ne olduğu bile meçhul biri, bir bakmışsınız ihtisas başkanı olmuş! Ya da temsil ettiği şirketlerde imza yetkilisi değil ama bir bakmışsınız ihtisas başkanı olarak atanmış. Nasıl? Çünkü onlar da bu dar çemberin içinde. Mevcut yönetimi savunan yapı işte bu dar kadrolardan ibaret. Onların gözünde TÜRSAB, üyelerine yol gösteren bir kurum değil. Onlar için TÜRSAB, pozisyonlarını korudukları bir zırh, bir koltuk garantisi.

Şunu da çok iyi biliyorlar: Bugün taşıdıkları sıfatlar, hayatlarında ulaşabilecekleri en yüksek görevler. Normal şartlarda sağlıklı bir TÜRSAB düzeninde, kendilerinin bu pozisyonları hayal bile edemeyeceklerini çok da iyi biliyorlar. O yüzden susuyorlar, o yüzden sadakat gösteriyorlar. Ama üyelerimiz neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Zaten bu kişilere sahada itibar da kalmadı.

İşte Sayın Bağlıkaya’nın ‘’bizim ayarımız’’ dediği ile bizim ısrarla üzerinde durduğumuz “fabrika ayarı” arasındaki fark da tam olarak bu:

Biz, TÜRSAB’ın misyonunun üyelerinin haklarını korumak, mesleğin gelişmesini sağlamak, turizm sektörüne yön vermek, ülkemize gelen turist sayısını ve turizm girdilerini arttırmak olduğunu söylüyoruz.

Bağlıkaya ise göstermiş olduğu yönetim anlayışı ile TÜRSAB’ın misyonunu üyelerine yüksek fiyatla plaka ve plaka bandrolü satmak, metro istasyonu yapmak, porselen kaftan dağıtmak, çikolata dağıtmak, “denetim elemanlarını” işten çıkarıp “iletişim ve koordinasyon uzmanı” adı altında seçim ekibi kurmak, kapalı devre geziler düzenlemek, 424 kişiden oluşan TURSAV Vakfı üyelerine özel mesire alanı yapmak ve aynı vakıf üzerinden yürütülen gayrimenkul ve şirket sarmalını yönetmek olduğunu düşünüyor.

TÜRSAB kaynaklarıyla fonlanan bir vakıf, bu vakıf üzerinden türeyen şirketler, gayrimenkuller… Bu yapının parçası olanların iştahla savunduğu bir düzen var. Ama bu düzenin karşısında her geçen gün artan bir memnuniyetsiz cephesi var.

Bir meslektaşımız geçtiğimiz günlerde şöyle dedi:

“Aslında memnun olanlarla olmayanların sayısı belli. Bağlıkaya bunu çok iyi bildiği için 2019 yılında TÜRSAB üyelerinin Genel Kurul’da almış olduğu ‘İstanbul dışından gelecek olan üyelerin ulaşım ve konaklamasının TÜRSAB tarafından karşılanması.’ kararını uygulamıyor.

Bağlıkaya Adana ve Antalya bölgesinde seçimle göreve gelmiş üç BTK’yı kapatarak ve rekor oyla göreve gelmiş ve icraatlarıyla acentaların büyük takdirini kazanmış Rıza Perçin’e ‘TÜRSAB’ı bölmeye yönelik basın açıklaması yapmak.’  gibi saçma ve dayanaksız bir iftira atarak bu bölgedeki üyelerin iradelerini ve tercihlerini yok saymıştı. Bir anlamda bu bölgeleri tamamen defterden silmesi büyük bir dönüm noktası oldu.

Bu bölgelere karşı yapılan haksızlıklar sebebiyle ülke genelinde önce kendisine olan sevgi yok oldu, ardından güven kayboldu. Güven ve sevginin yerini zoraki bir saygı ve görevden alınma ya da bölgelerinin kapatılma korkusu aldı.

Yeni üyeler ise başka bir yönetim anlayışı görmedikleri için TÜRSAB’ı bu haliyle kabul edip normalinin bu olduğunu sanıyorlar. Ama onlar da artık neler olup bittiğini anlamaya başladılar. Bağlıkaya’nın sadece sekiz yıldır başkanlık yapmadığını ; 2002'den beri TÜRSAB’da ikinci başkanlık, Genel Sekreterlik görevlerinde bulunduğunu ve müflis TÜRSAB Limited Şirketinde iki yıl sorumlu müdürlük yaptığını çok iyi biliyorlar.

Bu arada 27 Mayıs 2025 tarihindeki Olağanüstü Genel Kurul’da Başkan Yardımcısı Hasan Eker çok önemli bir şey söyledi. “TÜRSAB Limited Şirketi’ni iflas etmesine sebep olan kişiler cezalandırıldı.

Kim bu kişiler? Hangi mahkeme? Hangi dosya? Sonuç ne? Bilmiyoruz. Açıklama yok. Bu borçların cezasını üyeler çekiyor…

Gelelim Bağlıkaya’nın televizyon performansına. Bağlıkaya , %100’ü TÜRSAB’a ait olan ve şu anda müflis durumdaki TÜRSAB Limited Şirketi’nden TÜRSAB’ın da alacaklı olduğunu, bu nedenle icradan elde edilecek paraların tekrar TÜRSAB’a döneceğini söylüyor.

Oysa iflas masasında önce amme alacakları ve işçi alacakları gibi rüçhanlı alacaklar ödenir, TÜRSAB gibi sonradan gelenler ise garameten pay alır. Yani TÜRSAB, en sonda, varsa ne kaldıysa onu alabilecek sıradadır. Üstelik bu alacak denilen şey, Bağlıkaya’nın hem TÜRSAB yönetiminde hem de TÜRSAB Limited’in yöneticisi olduğu dönemde, karşılıksız alacaklar gösterilerek yapılan sermaye artırımı (bugünün parasıyla 2 milyar TL) kaynaklıdır.

Hem zarara uğratacaksın hem de “alacaklıyım” diye çıkacaksın; kimi kandırıyorsun? Acentaların bunlara inanacak öyle mi?

Kimse TÜRSAB üyelerini okuduğunu ya da duyduğunu anlamaktan aciz, her söyleneni yutacak kadar saf ve kanun kural nizam bilmeyecek kadar cahil zannetmesin…

TARAFSIZ HABER Mİ, SİYASİ ORGAN MI? TURİZMAJANSI.COM GERÇEĞİ

Bağlıkaya’nın desteğiyle 2017 yılında, turizm sektörüne objektif ve nitelikli haber sunma iddiasıyla yayın hayatına başlayan Turizmajansi.com, o dönem birçok kişi gibi bizlerin de desteğini almış; ben de elimden geldiğince yazılarımla katkıda bulunmuştum. Hedef, sektöre eşit mesafede duran, haberciliği etik kurallar çerçevesinde yapan bir mecra yaratmaktı. Nitekim 2018 yılında göreve geldikten sonra TÜRSAB yönetiminde bulunduğumuz dönemde, turizm basınının tamamına eşit yaklaşılması yönünde ciddi hassasiyetler gözetilmişti.

Ancak gelinen noktada, bu web sitesinin bağımsız habercilikten uzaklaşıp, TÜRSAB Başkanı Bağlıkaya’nın kişisel ve siyasi ajandasına hizmet eden bir yayın organına dönüştüğü açıktır. Sayfalarında yer alan haberler; kişisel husumetlerle şekillenen itibarsızlaştırma çabaları, imalı, ucu açık iftiralar ve en basit tabirle, magazin kokan yaklaşımlarla doludur. Üstelik bu yayın çizgisi yalnızca sektör paydaşlarına değil, zaman zaman kamu görevlilerine, hatta aile bireylerine kadar uzanabilmektedir.

Bağlıkaya’nın köpek sevgisini sanki özel bir meziyetmiş gibi manşet yaparak bağlılığını ve sadakatini belli eden, öte yandan son zamanlarda sektörün başarılı yüzü Tamer Çiçek gibi meslektaşlarımıza dönük kişisel, yalanlarla dolu gayri ahlaki sataşmalarla kendini tekrar eden bu yayın anlayışı, ne turizme ne de kamuoyuna bir katkı sunmaktadır.


Tüm bu tablo, nasıl ki ulusal basında farklı medya organları farklı siyasi yapılarla özdeşleşmişse, Turizmajansi.com’un da Bağlıkaya’nın propaganda mecrasına dönüştüğünü göstermektedir. Bu nedenle özellikle TÜRSAB siyaseti ve yönetim meselelerine dair bu mecradan çıkan haberlere temkinli yaklaşılmalı, kaynağın niteliği göz önünde bulundurulmalıdır.

Sonuç olarak; zeki, analiz yeteneği gelişmiş, tarafsız bakabilen sektör profesyonelleri için durum açık ve nettir. Geriye kalanlar ise magazin tadındaki bu yayınlardan dilediğince faydalanabilir. Fakat bizler, sektörün ciddiyetine ve saygınlığına yakışan bir dilin, üslubun ve haberciliğin yeniden hâkim olması gerektiğini savunmaya devam edeceğiz.

Yazımı tüm bu yazdıklarımdan bağımsız olarak eski Roma İmparatoru ve filozof Marcus Aurelius’un bir sözü ile sonlandırıyorum.

‘Her insan yaptığı işin gölgesinde yaşar.’

İki hafta sonra görüşmek üzere…

Kalın sağlıcakla.

M.Nezih HACIALİOĞLU
TATİLAY TURİZM ve BOOK 4 BED TURİZM Seyahat Acentaları Yönetici Ortağı
23.Dönem TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi


DİPNOT :
Henüz resmi açıklama yapılmadı ama 22-23 Kasım tarihlerinde 26.Olağan Genel Kurulun yapılması yönünde bir takvim açıklanacağı öngörülüyor. Şimdiden tüm TÜRSAB üyelerinden ajandalarına bu tarihleri not almaya, İstanbul dışından gelen üyeler için ulaşım ve konaklama konusunda TÜRSAB’ın Genel Kurul’un verdiği yetkiyi yerine getirmesi konusunda takipçi ve talepkâr olmaya davet ediyorum.

Zaten üyelerimiz bu konuda bizimle aynı görüşte. Bunu duymak, bu dayanışmayı hissetmek bizler için büyük bir moral kaynağı. Çünkü biliyoruz ki TÜRSAB belli bir zümrenin ya da kişinin GARİP HİKAYESİ değil, binlerce acentanın GERÇEK HİKAYESİ olmak üzere. Son 5 ay…